KORKUYORUM ANNE
Reha ERDEM'in yazıp yönettiği 2004 yapımı psikolojik komedi türünde bir filmdir. Zaman da dahil olmak üzere filmde hiçbir şey belirgin değildir. Olaylar Ali karakterinin hafızasını yitirmesi ile başlar ve güzel detaylar üzerinden devam eder.
Ben sizlere bu yazıda Ali karakterinin psikolojik analizini yapacağım.
GİRİŞ
Korkuyorum Anne
filminde karakterimiz Ali 38 yaşında çalışmayı pek sevmeyen, bir taksi
şoförüdür. Bebekliğinde annesini kaybetmiş ve otoriter bir babayla birlikte
büyümüştür. Apartman sakinleri arasında sıkı bir ilişki olduğundan her biri
aile bireyleri kadar yakındır.
Filmimiz bir kuyumcu soygunuyla başlar. Karakterimiz Ali’nin
bu soyguna karıştığı iddia edilir. Fakat
Ali başına aldığı darbelerden dolayı hafızasını kaybetmiş, bu konuya dair
hiçbir şey hatırlamamaktadır. Apartman sakinleri Ali’nin hafızasını yerine
getirmeye çalışmaktadır. Ali bazı kişileri ve anılarını hatırlamaya başlar
fakat bir türlü babasını hatırlamaz. Babası Rasih Bey bu duruma oldukça
bozulmuştur. Rasih Bey, bir yandan Ali’ye kendini hatırlatmaya çalışırken bir
yandan da her zaman yaptığı gibi onu aşağılamıştır. Çeşitli küçük gelişmeler ve
detaylar üzerinden film devam etmiştir. Final bölümünde Ali komşularıyla
birlikte deniz kenarında sohbet ediyorlarken çıkan bir gerginlik sonucu komşusu
Keten yüksek bir kayaya tırmanmış ve Ali de arkasından onu takip etmiştir. Ali
ve Keten kayanın üzerinde birbirlerinin koluna girmiş ve Keten “Korkuyorum
Anne” diye bağırarak film bitmiştir.
FİLMDEN ANALİZLER
VE KAVRAMSAL AÇIKLAMALAR
Genel olarak filmdeki Ali karakterine dair bir analiz
yaptığımızda görülen belirtilerden bazıları şunlardır;
Nöropsikolojik yaklaşım;
Filmde Ali’nin ağaçtan düşerek yaralandığı görülmektedir. Bu
düşme esnasında başına aldığı darbelerden sonra bir kafa travması geçirmiştir.
Geçirdiği kafa travmasında çeşitli beyin loblarının özellikle de frontal lobun
zedelendiğini düşünmekteyim. Ali’nin bilinci yerine geldiğinde kendisini
değersiz hissettirecek ve strese sokacak durumları, kişileri ve düşüncelerini
bilincinden uzaklaştırdığı görülmektedir. Bunlardan en belirgin örneği annesine
olan sevgisini veya komşularını hatırlarken, babasını hatırlamıyor oluşudur.
Bunun için egonun kullandığı yöntem bastırma savunma mekanizması olduğunu
düşünmekteyim. Ali’nin babasını
hatırladığı sahnede, Rasih Bey, Ali’yi eliyle iterek yere düşürüyor ve Ali “Yapma
Baba” diyor. Bu anda Ali’nin duygusal hafızası bilincine babasına dair
duyguları tekrar getiriyor ve babasını bu şekilde hatırlıyor.
Ali’nin ödipal dönemde takılma yaşadığına ilişkin
düşüncelerimin sebepleri;
Filmin birkaç sahnesinde Ali kendisine ait olduğunu
düşündüğü giysileri babasının giymiş olduğunu ve “benim giysilerimi neden
giydiniz” şeklinde sorular sorduğu görülmüştür.
Rasih Bey giysilerin kendisine ait olduğunu söylese de Ali’yi bu cevap
tatmin etmemiştir. Net bir şekilde görülmektedir ki Ali’nin ve babasının vücut
ölçüleri birbirinden farklıdır. Rasih Bey istese de Ali’nin giysilerini
giyemeyeceği açık bir şekilde görülebilir. Burada Ali’nin babasıyla olan
diyalogları ödipal dönemde sağlıklı bir özdeşim kuramamış olduğuna dair bize
ipuçları verir.
Sağlıklı bir özdeşim
kurulamamasını sebebi Rasih Bey’in aşırı otoriter olmasından kaynaklıdır.
Ali’ye erken çocukluk dönemlerinden bu yana her zaman bir güvensizlik duymuş ve
bunu dile getirmiştir. Değersizlik duygularıyla büyüyen Ali’nin bu dönemde
takılmasının sebeplerinden biri babasının bu tutumu olmuştur, Ali babasının
tutumlarını sağlıklı bir şekilde içselleştirememiştir. Yetişkin bir yaşa geldiğinde ise bu dönemin
etkinlerinden dolayı hala babasından bir çocuk gibi korkmaktadır.
Bu dönemde takılma
yaşadığının bir başka belirtisi ise sünnet travmasıdır. Ali’yi babası ödipal
dönemde kendisi sünnet etmiştir. Çocuklar ödipal dönemde düşüncelerinin ve
eylemlerinin birbirinden farklı olduğunu ayırt edemezler. Bu sebeple
düşüncelerinden dolayı cezalandırılacaklarını zannederler. Bu dönemdeki
çocuklarda cezalandırılma yöntemi olarak babasının penisini keseceği düşüncesi
yer alır. Rasih Bey ödipal dönemde Ali’yi sünnet ederek oidipus kompleksindeki
cezalandırılma düşüncesini gerçek kılmıştır. Ali filmdeki bir sahnede odasında
gizlice kendi penisini kontrol etmiştir.
Ali’de görülen bir başka belirti ilkel savunma
mekanizmalarından biri olan Regresyon’dur.
Ali’yi detaylı bir şekilde gözlemlediğimizde hal ve
hareketlerinde özellikle konuşma tarzında yaşına uygun davranmadığı oldukça
açıktır. Filmdeki bir sahnede komşusu Keten ile girmiş olduğu tartışmada “Seni
annene söylerim” diyerek tehdit etmesi o yaşta insanlar arasında sık rastlanan
bir şey değildir. Filmin bazı bölümlerinde yer alan ağaçlara, kayalara tırmanma
sahneleri de yetişkin insanlardan ziyade çocuklarda görülen davranışlardır.
Ali’ye dair bir diğer düşündüğüm belirtiler Eric Ericson’un
Çalışkanlığa Karşı Aşağılık Duygusu dönemini anımsatmaktadır.
Daha önce de bahsettiğimiz gibi Rasih Bey Ali’yi tüm hayatı
boyunca hep değersizlik ve güvensizlik duygularıyla büyütmüştür. Ali’yi hiçbir
işe yaramadığı şeklinde değerlendirmektedir. Ali’nin suçlanmakta olduğu
hırsızlık durumuna da bu şekilde düşündüğünden dolayı inanmamıştır. Ali bu suçlamalara
maruz kalmasına rağmen normal şartlarda insanların kendisini savunma amaçlı
göstermesi gereken gerçek tepkiden oldukça uzak yüzeysel tepkiler göstermiştir.
Hatta filmin bir sahnesinde babası ona bu hırsızlığı yapamayacağını vurguladığı
bir anda Ali babasına “Ya yaptıysam” diye cevap vermiştir. Ali suçlamaları
yüzeysel olarak inkâr etmesinin sebebi yaşadığı değersizlik duygularındandır. Babasının
onun hakkındaki düşüncelerini değiştirmek ve kendi değersizlik duygularından
arınmaya çalışmak için böyle bir davranış göstermektedir.
Bir başka konu ise
Ali’nin annesine olan yüksek derecede bağlılığı ve özlemidir. Annesine dair
olan her anı Ali için hayattaki her şeyden daha değerlidir. Sürekli annesini
düşünmekte ve onun hakkında konuşmaktan keyif almaktadır. Ali’nin ağaçtan düşme
olayı bile annesiyle çekildiği fotoğrafta gördüğü kırmızı balonu ağaçta görmesi
ve bunun üzerine ağaca çıkmaya çalışması şeklinde gerçekleşmiştir. Ayrıca
komşusu Keten’in yüzüğü Ali’nin annesine ait olduğunu söylemesi üzerine Ali’ye
yüzüğün verilmesi hiç hatırlamadığı bir nesneye değer yüklemesine sebep
olmuştur. Bir başka bunu destekler nitelikte konu ise Ali’nin Ümit’e duyduğu
ilgidir. Bu ilgiyi açıklarken Ali, Ümit hakkında arkadaşına şu sözü söylemiştir
“Sol eli başımın altında olsun sağ eli beni kucaklasın”. Bu cümlede anlatılan
aslında bir annenin bebeğini tutuş biçimidir. Bu söz aynı zamanda Tevrat’ta da
geçmektedir. Böylesine bir duygu ya annenin bebeğine verdiği değerde ya da bir
dini içerikte yer alabilir. Buradan çıkarıyorum ki Ali Ümit’i annesinin yerine
koyuyor ve ona o şekilde değer gösteriyor. Aynı zamanda bu ilgi Ali’nin
kendisine verdiği değeri de yükseltiyor.
Sonuç olarak bahsettiğim dönemlerde oluşan saplantılar,
deneyimler, olumsuz düşünceler Ali karakterinin çoğunluğunu meydana
getirmektedir. Böyle bir karakterde güven gelişiminin olumsuz yönde
etkilenmesi, pekiştirme olmadığı için gerekli becerileri geliştirememesi, işlev
bozukluğu olan benlik şemalarının görülebilmesi olasıdır. Yapılan araştırmalar
sonucunda otoriter ailede büyüyen çocuklar özellikle erkeklerde sosyal ve
bilişsel becerilerde yetersizlik gösterdiği saptanmıştır. Zaten filmde de bunların
çoğunu görmekteyiz. Bunlara ek olarak çeşitli fobiler de görülebilir. Filmdeki
Ali karakterinde yükseklik fobisi vardır.
Kaynak; www.reyhanfeda.com
Güzel bir analiz olmuş, kaleminize sağlık..
YanıtlaSilValla helal olsun, üst düzey bir analiz olmuş. Ellerinize sağlık.
YanıtlaSil